Türk Dilinin Tarihi Gelişimine Kısa Bir Bakış

Türk Dilinin Tarihi Gelişimine Kısa Bir Bakış

Türk dili ya da Türkçe, diğer dillere göre bir tık daha zor inceleme fırsatı sunan bir yapıya sahip. Bu zorluğun sebebi aslına bakılırsa çok manidar keza Türkçe dediğimiz dilin sınırları net olan bir imceleme sahası maalesef yok. Bu durumun sebebi elbette göç olgusundan başka bir şey değil.

Türkler çok farklı zamanlarda ve çok farklı coğrafyalarda ikamet ettiği için Türk dili, hakkıyla araştırılmaya ve tetkik edilmeye uygun değil. Bu durum, elbette filolog ve Türkologları yıldırmak için geçerli bir sebep teşkil etmiyor. Sözlü ve basılı yahut dikili kaynakları inceleyerek Türk dilinin tarihi gelişimi hakkında bir fikir beyan etmek niçin mümkün olmasın?

Türkçe, yapı bakımından sondan eklemeli ve Ural-Altay dil ailesinin Altay koluna dâhil bir dildir. Altay, bugünkü kullanımda “altın / altun” demektir. Buna binaen pek çok araştırmacı, Türk dilinin tarihi gelişimini farklı düsturlarda ana başlıklara ayırmayı uygun görmüş.

Biz bu yazımız vesile ile Türk dilini en anlaşılır şekilde incelemek için Ali Karamanlıoğlu hocamızın “Türk Dili” eserinden feyiz almayı deneyeceğiz. Bu hususta 7 ana başlık ile Türk dilinin tarihi gelişimini irdeleyeceğimizi belirtelim. İşte o başlıklar:

1- Altay çağı

2- En Eski Türkçe çağı

3- İlk Türkçe çağ

4- Eski Türkçe çağı

5- Orta Türkçe çağı

6- Yeni Türkçe çağı

7- Çağdaş (Modern) Türkçe çağı

Türk Dilinin Tarihi Gelişimine Kısa Bir Bakış
Türk Dilinin Tarihi Gelişimine Kısa Bir Bakış

1- Altay çağı

Bu çağ, fazlasıyla nazari ve karanlıktır. Her filolog, Türkçe için bu çağı kabul etmeyebilir lakin Altay dil ailesinin varlığına inananlarca Türkçe için bir Altay çağı olduğu düşünülmelidir. Moğolca ve Türkçenin net olarak ayrılamadığı bir Ana Altayca tasavvur edersek Altay çağını anlamamız daha kolay olacaktır.

Peki, bu çağ için net bir tarih vermek mümkün mü? Maalesef, Türkçenin en karanlık çağı olan Altay çağına doğru ne kadar geri gideceğimiz henüz çok ama çok muallâk.

2- En Eski Türkçe çağı

Bu çağı da her filolog kabul etmeyebilir lakin kabul edenlerce Türkçemiz, En Eski Türkçe çağı ile ilk defa tek başına bir gelişim evresine girmiştir, diyebiliriz. Türkçe, bu çağ ile artık bağımsız olmuştur.

Peki, bu çağ için net bir tarih vermek mümkün mü? Altay çağında söylediğimiz gibi bu çağa da ne kadar geri giderek ulaşacağımız fazlasıyla meçhul ama Sümerce ile bir etkileşim olasılığı yok değil.

3- İlk Türkçe çağ

Bu çağı kabul eden filologların sayısı diğer ilk iki çağa nazaran çok daha fazla sayıdadır. Bu çağda konuşulan bir Türkçe, söz konusu iken bu çağa dair metin yani yazılı bir materyal henüz bulunmuş değil.

Bazı Türk kavimlerini bu çağa pekâlâ dâhil edebiliriz. Mesela; Hun, Bulgar, Avar, Hazar vb… Tarihin çok eski devirlerinde batıya doğru göç eden bu kavimler, Batı Türkçesine hayat veren kavimlerden başkası değildir.

4- Eski Türkçe çağı

Diğer ilk üç çağa göre çok daha somut ve takibi kolay bir çağ, Esi Türkçe çağı. Peki, ya niçin? İki ana etken, bu çağı izlenebilir ve kanıtlanabilir kılıyor: Türkçe metinler ve “Türk” adının geçtiği tarihi belgeler. Peki, bu çağ için net bir tarih vermek mümkün mü?

Evet, diğer ilk üç çağa nazaran “Eski Türk çağı” için net bir tarh vermek olanaklı: VI. ve X. yüzyıllar arasındaki tarihi süreç, bizim için önem arz ediyor. Yazıtlar ve Uygur metinleri, Türk dilinin en somut ve biricik örneklerinden başka nedir ki?

5- Orta Türkçe çağı

Türklerin dini anlamdaki inanç değişikliği genel Türk tarihimde birçok kere oldu, bu bir gerçek lakin İslamiyet ile tanışan Türkler ve buna binaen Türkçe haddinden fazla çevrenin tesiri altında kaldı.

Ayrıca bu çağda Türk boyları, ana yurtlarından çok uzaklara göç ederek vardıkları coğrafyalarda özlerine has şiveler ortaya çıkardı. Neredeyse son 100 yıldır süregelen bir arı Türkçe meselemiz var, herkesin malumu. Bu dil sorununun başlangıcı diyeceğimiz çağ, işte bahsini ettiğimiz Orta Türkçe çağıdır.

6- Yeni Türkçe çağı

Bu çağın XIV. yüzyıldan itibaren başladığını düşünen filologlar varken kimileri Orta Türkçe çağı ile Yeni Türkçe çağını ayırma gereği duymaz. Aslına bakılırsa Osmanlı Türkçesi diye bildiğimiz lehçe, bu çağda bizi ilgilendiren yegâne unsurdur. Bu demek değil ki Yeni Türkçe çağımda başka Türk dili lehçeleri yoktu.

Azeri, Türkmen, Çağatay ve Özbek dili edebiyatları da bu çağda kendi seslerini bulmuş ve tabiri hoşsa gür sesle şakımıştır. Aslına bakılırsa Orta Türkçe çağında dil çiğ iken ya da kısır; Yeni Türkçe çağı ile dil, nice üstatlar eliyle öyle bir edebiyat yaratmıştır ki, dillere destan… Bu çağa bir dur diyen sebep, XX. yüzyıl ile Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıdır.

7- Çağdaş (Modern) Türkçe çağı

Şuan içinde bulunduğumuz Türk dili çağı, Çağdaş (Modern) Türkçe çağıdır. Peki, burada vurgulanan “modern” sıfatı neyi kasteder? Modern derken konuşulan, kullanılan, işlenen, yaşatılan olduğunu belirtmek için filologlar bu tabiri hoş görmüşler keza çağdaş dil derken “modernleşmiş dil” manası akla gelmemelidir.

Bu çağın Türkiye Türkçesi, dilde ve harfte bazı devrimlere maruz kalarak bünyesinde kalıcı değişikliklere şahit oldu. Hepimizin ilk defa “anne” ya da “mama” diyerek derdini anlattığı işte Türk dili, hemen hemen anlatmaya gayret ettiğimiz şekilde bir tarihi gelişime sahne oldu.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*