Edebiyatı Kullanarak Toplumun Sorunlarını Çözmek

Edebiyatı Kullanarak Toplumun Sorunlarını Çözmek

     Hiç insanın ne için yazdığını düşündünüz mü? Geçmişten günümüze gelen bunca eserin ortak noktası sizce nedir? Bu iki soruya cevap verebilmek için öncelikle insanı tanımak gerekir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en temel özelliği duygularının ve düşüncelerinin olmasıdır. Bu duygu ve düşünceleri en kalıcı şekilde ifade etmektir yazmak. İnsan yazarak fikirlerini, düşüncelerini ve duygularını karşı tarafa aktararak edebiyatı hayatına dâhil etmiştir. Peki, toplumu oluşturan bireyin yazdıkları toplumu ne boyutta etkiliyor? Gelin bunu beraber inceleyelim.

Dünyadaki her toplumun belli başlı sorunları varıdır. Bu sorunlarla başa çıkmaya çalışan insan, zaman zaman duygularını ve düşüncelerini ifade etmek için kendisine bir alan belirler. Bu sayede insan yani yazar hem sorunun toplum önünde tartışılmasını hem de toplumun bir sözcüsü olma görevini üstlenir. Örneğin: Namık Kemal’in “Vatan Yahut Silistre” eseri, o dönemin halkının egemenlik ve bağımsızlık duygularını kamçıladığı için toplum üzerinde bir etki yaratmıştır. Bu sebeple Namık Kemal halkı kışkırttığı iddiasıyla zindana atılmıştır.

Edebiyatı Kullanarak Toplumun Sorunlarını Çözmek
Edebiyatı Kullanarak Toplumun Sorunlarını Çözmek

Günlük yaşamın koşuşturmasında çoğu zaman gerçekte ne istediğimizi, ne hissettiğimizi anlamakta zorlanırız. Fakat biz insanların duygularımızı hissetmeye ve anlamaya ihtiyacı var. Edebiyat bu tür soyut şeyleri anlamamızı sağlar. Yaşadığımız anı, diğer insanların yaşamlarını anlamlandırmamızı sağlar. Sahip olduklarımızın yanında yaşadıklarımızı, duygularımızı anlamaya ihtiyacımız var.

Toplumun sorunlarını en iyi bilen kişi edebiyatçıdır çünkü edebiyatçı, eserlerinde toplumun sorunlarını çözmeyi hedefler. Sorunları da eserlerine yansıtmasının sebebi sorunlara kayıtsız kalamamasıdır. Bu doğrultuda eserlerini verirler ve kendi düşünceleriyle, kendi çözüm yöntemleriyle halka sunarlar. Böylece halk aydınlanır ve edebiyatçının düşünce sisteminden ve fikirlerinden etkilenerek edebi akımlar ortaya çıkartır.

Edebiyatçı toplumu kendi düşünceleriyle tanımlar, sorunları kendi bakış açısıyla dile getirir ve çevresindekileri de kendi fikirleri doğrultusunda değişime sürükler. Böylece edebiyatçı toplumdan ayrışır. Toplumdan ayrıştıkça eserlerinde sorunları halka sunarken zorluk çekmez ve tedirgin olmaz. Edebiyatçı sadece sorunları değil, sorunların nasıl çözüleceğini de gösterir. Yeri geldiğinde de toplumu sorunların üstesinden gelebilmeleri için cesaretlendirir.

Edebi eserler en sonunda bir yerlere çıkmıştır. Temelindeki amaçlarını her zaman sonunda belli etmişlerdir. Her edebi eserin temelinde amacı da edebiyatı daha iyi yerlere taşımaktır. Gerektiğinde edebi eserler toplumun sorunlarını da ele almış ve çözümlemiştir.

Leave a Comment

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.

*
*